Cumhuriyet Döneminde Edebiyat ve Sanatın Gelişimi - Kısaca


Cumhuriyet Döneminde Edebiyat ve Sanatın Gelişimi - Kısaca: XX. yüzyılın başlarında Osmanlı Devleti ve ardından kurulan Türkiye Cumhuriyeti de doğal olarak dünyadaki gelişmelerden payını almıştır. II. Meşrutiyet'in çalkantılı yıllarında ve Osmanlı Devleti'nin dağılış sürecinde Türk edebiyatı ulusalcı gelişmelerin etkisinde kalır. "Milli edebiyat akımı" böyle doğar. Yalın ve açık Türkçeyi ve hece ölçüsünü kullanma, yurt gerçeklerine yönelme bu dönem şairlerinin başlıca ilkeleri arasında yer almıştır. Hececiler adıyla bilinen bir grup şair I. Dünya Savaşı yıllarında başlattıkları çalışmaları hürriyet döneminde de sürdürürler.

Cumhuriyet öncesi Türk romanı Halit Ziya Uşaklıgil ve Hüseyin Rahmi Gürpınar'la doruğa ulaşır. II. Meşrutiyetle beliren milli edebiyat akımının önemli temsilcileri arasında Halide Edip, Yakup Kadri, Reşat Nuri gibi isimler sayılabilir.

Cumhuriyet dönemindeki Türk romanı ve hikayesi, Türkiye'nin gerçeklerine eğilir. Kentte ve köyde yaşanan gerçek yaşam, tüm sosyal ilişkiler günlük yaşayışın bütün bölümleri doğrulukla anlatılır.

Tarih boyunca tiyatroda varlık gösteren Türk insanı II.Meşrutiyet ve Cumhuriyet sürecinde de kendine özgü yapısıyla tiyatro çalışma

larını sürdürmüştür. Oyunculuğun okullu olması için II. Meşrutiyet döneminde İstanbul'da Darülbedayi-i Osmani adıyla ilk konservatuar açılır. Böylece bugün istanbul Şehir Tiyatrosu olarak bildiğimiz tiyatronun temeli atılmıştır. Bu dönemde ve Cumhuriyet dönemi sürecinde gördüğümüz Muhsin Ertuğrul bir tiyatrocu ve tiyatro düşünürü olarak Türk tiyatro tarihinde önemli bir yer tutmaktadır.

XX. yüzyılın başlarında sahnelerde ilk kez Müslüman bir kadına yer verilir. Bu kadın Afife Hanım'dır. Böylelikle Türkiye'de önemli bir tabu da yıkılmıştır.

Cumhuriyet döneminde devlet tiyatrosu da kurulmuş ve halk evleri aracılığıyla yurt düzeyinde kültürü ve tiyatroyu yayma yolunda uğraşılar verilmiştir.

Cumhuriyet'in ilanı sonrasında müzikte ulusallığın yanı sıra, Batı'nın çok sesli müziği de kendisini hissettirmiştir. Çok sesli müziğin önemli öncülerinden Cemal Reşit, Adnan Saygun gibi müzisyenler yetiştikleri ortamlarda çağları için geçerli akımların etkisinde kalırlarken, ulusal kaynaklardan da yararlanma yolunda denemelerde bulunmuşlardır.

- Okuma Sayısı: Bu yazı 634 defa okunmuştur.