Uzakdoğu'da Yeni Bir Güç Japonya


Uzakdoğu'da Yeni Bir Güç Japonya: Bu yazıda 20. yüzyılın başlarında yükselen bir değer olan Japonya'nın bilhassa Meiji restorasyonu ve re jenerasyonu ile birlikte bir dünya gücü haline gelirken ne gibi siyasi, sosyal ve ekonomik anlamda nasıl bir atılıma imza attığı özetle anlatılacaktır.   

a) Meiji Restorasyonu: Japonya, Ortaçağ sürecinden beri dışa kapalı bir biçimde yaşamaktaydı Ülke yarı feodal askeri bir sınıf olan Şogunlar tarafından idare ediliyordu. 1850'li yıllarda ABD'nin Pasifikteki hızlı gelişimi Japon coğrafyasını ABD için önemli kılmaya başlamıştı. İşte bu durum ABD'nin Japon yönetimi üzerinde baskı kurmasına neden olmuş ve bunun sonucunda da 1868'de Japonya'yı bin yıldır yönetmekte olan Şogunluk sona erdirilerek, İmparator Meiji yönetimi tümüyle ele geçirmiştir. Bu olay feodal askeri aristokrasinin yerine güçlü bir merkezi devletin kurulmasını sağlamıştır.

Meiji yönetimindeki Japonya şaşırtıcı bir enerji kullanarak Batılı güçlerin düzeyine çıkmak için yoğun bir çalışma içine girdiler. Meiji Restorasyonu olarak anılan bu dönemde hukuk ve yönetim sistemi değiştirildi, zorunlu askerliğe dayalı modern bir ordu kuruldu. Zorunlu ilköğretim getirild

i, devlet eliyle hızlı bir sanayileşme başlatıldı.

Meiji yönetiminde gerçekleştirilen bu etkinlikler sayesinde Dünya üzerinde bu denli hızla kalkınan ikinci bir ülkeye rastlamak mümkün olmamıştır. 1868'deki feodal devletten 30 yıl sonra Batılı devletlerin düzeyine ulaşılmıştır. Japonya'da modern bir devlet yaratılmıştır. Bu modern devlet Batılı devletlere tanınan ticari ayrıcalıkları dahi sona erdirmiştir.

b) Japonya'nın Diş Politikası: 1860'lı yıllara kadar kapalı bir dış politika izleyen Japonya, Pasifik'teki ABD yayılmacılığı ve Batılı güçlü ülkelerin ülkesinde artan baskısı karşısında, hızlı bir kalkınma başlatmış ve bunun sonucunda da diş politikasında değişikliklere yönelmiştir.

Avrupa diplomasisini kısa zamanda öğrenen Japonya bölgesindeki zaafları ve gücü tahlil edebilecek düzeye ulaşmıştır. Doğal kaynaklar bakımından zayıf olan Japonya gelişen sanayisi için yakın Asya topraklarına yönelik saldırgan bir politikaya yönelmiştir. Başka bir deyimle sömürgeciliğe dayalı bir dış politika izlemeye başlamıştır. Çin'deki güç boşluğunun kendisi tarafından doldurulmaması durumunda Rusya’nın Çin'e sızacağını gören Japonya 1894’te Çin ile savaşarak Kore'yi ele geçirmiş Rus yayılmacılığına karşı burayı kalkan yapmıştır.

Japonya 1905 Savaşı’nda Rus Çarlığı’nı ağır bir yenilgiye uğratmıştır. Japonya'nın bu galibiyeti Rus Çarlığı’nın egemenliği altında yaşayan Türkler Japonya'yla daha iyi ilişkiler kurmaya yöneltmiş ve bunun sonucunda Tokyo'da “Asya Meclisi" adlı bir cemiyet kurulmuştur. Bu cemiyetle Japonya, Asya Müslümanlarının bağımsızlık hareketlerini yönlendirmek için çeşitli etkinliklerde bulunmuştur. Türk ve Müslüman Dünyası’na Japonya propagandası yapılması için 1932 yılından itibaren Yeni Japon Muhbiriadlı bir dergi ile İlan-ı Hakikatadlı bir gazete basılmaya başlanmıştır.

Uyarı:1902'de Japonya ile İngiltere arasında Uzakdoğu’nun statüsünün korunması yolunda bir antlaşma yapılmıştır. İlk kez bir Avrupa devleti bir başka Avrupa Devleti'ne karşı (Rusya'ya karşı) eşit koşullar altında bir Asya ülkesinin desteğini aramak zorunda kalmış bu durum artık dünya güçler dengesinde Avrupa dışında da güçlerin olduğunu ortaya koyan bir gelişme olmuştur.

- Okuma Sayısı: Bu yazı 1407 defa okunmuştur.