Propaganda Aracı Olarak Sinema ve Radyonun Gelişimi


Propaganda Aracı Olarak Sinema ve Radyonun Gelişimi: Radyo: Araştırmaları 1860'lı yıllara kadar inen radyo babası Lee de Farest olarak kabul edilir. Farest 1909'da Eyfel Kulesi'ne yerleştirdiği bir antenle sadece Fransız askeri istasyonlarında dinlenebilen ilk radyo yayınını denedi. 1910'da New York'ta ilk kez bir operanın aryaları radyo aracılığıyla dinlendi. İlk Profesyonel Radyo yayıncılığı ABD'de olup dinleyicilere radyodan seçim haberleri ulaştırılmıştır. 1920'li yılların hemen başlarında ABD'nin yanı sıra Almanya, İngiltere, Fransa ve Sovyetler Birliği gibi ülkelerde de radyo yayınları başladı.

Türkiye'de ilk radyo yayını Telsiz Telefon Türk AŞ tarafından; İstanbul ve Ankara'da 1927 yılında başlatılmıştır. 6 Mayıs 1927 günü Eşref Şefik'in yaptığı "Alo alo burası İstanbul telsiz telefonu" anonsu ilk radio yayını olarak kabul edilir.

1936 yılında çıkartılan bir kararname ile radyo yayınları devlet eliyle yürütülmeye başlanmıştır. 1938'de Ankara Radyosu bugünkü binasında yayına geçmiştir. 1939'da da yabancı ülkelere yönelik dış yayıncılık uygulaması başlatılmıştır.

Sinema: XX. yüzyılın en büyük değerlerinden biri de sinema olmuştur. Sinema kamerası ve projeksiyon makinesi a

ygıtlarının ilk ne zaman ortaya çıktığını kesin söylemek güçtür. Bununla birlikte 1830'lardan başlayarak bu alanda çeşitli aygıtlar geliştirildi. Lurniere kardeşler geliştirdikleri sinematograf adlı aygıtla ilk kez hareketli görüntüyü elde ettiler ve halka açık ilk film gösterimini 1895'de Paris'te yaptılar. Sinema yoluyla öykü anlatma da ilk Fransa'da görüldü. Halka açık ilk kısa filmler ise ilk İngiltere ve ABD'de müzikli tiyatro oyunları sırasında gösterildi.

İlk yıllarda filmler sessizdi bu nedenle film sırasında pikap yada yükselteçten verilen müzik veriliyordu. Konuşmalı filmler ilk kez ABD'de yapıldı. Yine ABD'de 90dakikayı bulan uzun filmler çekilmeye başlandı. Halkın sinemaya ilgisi nedeniyle "düş sarayları" adı verilen lüks ve gösterişli sinema salonları yapıldı.

1920'li yıllarda ışık ve dekor kullanımında ustalıklarıyla Almanlar dünyaya örnek olurken SSCB'de ise bir başka ilk göze çarpıyordu; o da sinema okulu olan devlet sinema enstitüsünün kurulması (1919) idi. Sovyetler Birliği'nde 1925'te çekilen Potemkin Zırhlısı en iyi film kabul edilir. Yine 1920'lerde Charli Chaplin ve Lorel Hardi gibi tiplemeler ABD'nin komedi alanında parlayan isimleriydi.

1927'de pek büyük sermayeler gerektiren, "sesli sinema" ortaya çıktı. İlk sesli film Caz Şarkısıdır. Bu buluş izleyici sayısını hızla artırır. Aynı süreçte miki farenin yaratıcısı Walt Disney ilk sesli çizgi filmlerini gerçekleştirdi. 1930'lu yıllarda renkli sinemaya geçiş dönemi olur. Aynı zamanda renklendirme yöntemi ilk kez Walt Disney'in Üç Küçük Domuz adlı çizgi filminde kullanıldı.

Filmler sadece bir eğlendirici olarak kalmaz. Zamanla bilgilendirici olmasının yanı sıra etkili ve yaygın gücünü fark eden çevrelerin propaganda aracı da olur. Ciddi de kâr kapısı olmuştur. Lumiere kardeşlerin 1895'te halka tanıttıkları "cinematographe" Türkiye'de de ilgi uyandırır. 1897'de Yıldız Sarayı'nda görülen bu buluş aynı günlerde İstanbul'da yapılan bir genel gösteriyle halkla buluşur. 1908'de meşrutiyetin ikinci kez ilanıyla ilk yerleşik sinema da açılır. İlk Türk filmi 1914 yılında çevrilen "Ayastefanos'taki Rus Abidesi'nin Yıkılışı" adını taşıyordu. 1915'te Merkez Ordu Sinema Dairesi kurulmuştur. Bu kurum Türkiye'nin film yapmak için oluşturulan ilk kuruluşudur.

1917'de Türk sinemasının ilk öykülü filmleri olan "Pençe" ve "Casus" adlı filmler çekilir. 1927'de "İstiklal, İzmir Zaferi" adlı büyük bir belgesel film yapılır. Aynı yıl Türkiye'nin ilk yapımevi olan "Kemal Film" yayıncılığa başlar.

1922-1933 yılları arası Türk sinema tarihinde "Tiyatrocular Dönemi" diye adlandırılır. Devrin en büyük temsilcisi Muhsin Ertuğrul'dur. Bu dönemde ilk Türk kadınlarını (Bedia Muvahhit ve Neyyire Neyir) beyaz perdeye çıkaran "Ateşten Gömlek" (1923) ilk sesli Türk filmi olan "İstanbul Sokaklarında" (1931) birçok Kurtuluş Savaşı filmine örnek oluşturacak olan "Bir Millet Uyanıyor" (1932), biçim açısından yenilikler "Aysel, Bataklı Damın Kızı" (1934) gibi birçok film çekilmiştir.

- Okuma Sayısı: Bu yazı 882 defa okunmuştur.