Mudanya Ateşkes Anlaşması, Esasları ve Önemi: Büyük Taarruz ile Batı Anadolu topraklarının Yunan işgalinden kurtarılmasından sonra Türk ordusu Doğu Trakya,İstanbul ve Boğazlar bölgesine yöneldi.Doğu Trakya'da Yunan birlikleri, Çanakkale ve İzmit'te İngiliz birlikleri,İstanbul'da ise İtilâf Devletleri kuvvetleri vardıYunan birlikleri İzmir'e doğru sürülürken Türk birliklerinin bir bölümü Çanakkale ve İzmit'e yönelince buradaki İngiliz birlikleri ile çatışma noktasına gelindi. Bu birlikleri aşmadan Trakya'ya geçmek mümkün değildi. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, artık bundan sonra kurtarılacak toprakların barış yoluyla elde edilmesini istiyorlardı. Fakat İngilizler, Doğu Trakya'nın ve Boğazlar'ın Türkiye'ye verilmesini istemiyorlardı.
Bu görüşü, Fransız ve İtalyan Hükümetleri desteklemediler. Hatta Çanakkale ve İzmit'te bulunan askerlerini de geri çektiler. Sonuçta İtilâf Devletleri, 23 Eylül 1922'de, askerî harekâtın durdurulması koşuluyla görüşmelerin yapılabileceğini Mustafa Kemal'e bildirdiler. Bunun sonucu Doğu Trakya, Boğazlar ve İstanbul üzerindeki Türk haklarının bir konferansta görüşülmesi için anlaşma sağlandı. Böylece, Mudanya Ateşkes Anlaşması'na giden yol açılmış oldu.
3 Ekim 1922'de, at
eşkes görüşmeleri için Türkiye, İngiltere, Fransa ve İtalya temsilcileri Mudanya'da bir araya geldiler. Bu görüşmede Türkiye'yi Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa, İngiltere'yi General Harrington (Herringtın), Fransa'yı General Charpy (Şarpi), İtalya'yı General Mombelli (Mombeli) temsil etti. Yunanistan adına görüşmelere katılacak olan General Mazarakis ise kıyıya çıkmamış, konferans sonuna kadar kendilerini Mudanya'ya getiren gemide beklemiştir. Görüşlerini, ateşkes görüşmelerine katılan temsilcilere yazılı olarak bildirmişti.İsmet Paşa, başkanlık ettiği görüşmelerde, Doğu Trakya'nın Türklere teslim edilmesini, Boğazlar ve İstanbul'un barış antlaşması imzalanana kadar durumunun tespitini istemişti.
Bu konularda anlaşmazlık olması, toplantının gergin bir havada devam etmesine neden oluyordu. 5 Ekim'de konferansa ara verildi; İtilâf Devletleri İstanbul'a döndüler. İsmet Paşa da Bursa'ya hareket etti. Görüşmelerin çıkmaza girdiğini gören Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, Trakya'daki düşmanı takip için İstanbul ve Çanakkale üzerinden bir askerî harekât yapmayı düşünmeye başladı. Bu arada İngiltere de gerekirse silâha başvurması için General Harrington'a talimat verdi.Böylece iki devlet yeniden savaşın eşiğine geldi. Ancak Harrington'un soğukkanlı davranması ve Fransızların Mustafa Kemal Paşa nezhindeki girişimleri çatışmayı önledi. 6 Ekim'de yeniden başlayan görüşmeler 11 Ekim'de ateşkes anlaşmasının imzalanmasıyla sona erdi. 11 Ekim 1922'de imzalanarak, 14-15 Ekim 1922'den itibaren yürürlüğe giren Mudanya Ateşkes Anlaşması'nın başlıca maddeleri şunlardı:
• Türk ve Yunan kuvvetleri arasındaki çatışmalar, 14-15 Ekim'den itibaren sona erecek,
• Yunan birlikleri, Doğu Trakya'dan hemen çekilmeye başlayacak ve Yunanistan on beş gün içinde burayı tamamen boşaltacak,
• Boşaltmanın tamamlanmasından sonra otuz gün içinde; Doğu Trakya, Yunan memurları tarafından İtilâf Devletleri memurları aracılığıyla Türk Hükümeti yetkililerine teslim edilecek,
• Yunanlıların terkettiği Trakya'ya, bölgenin güvenliğini sağlamak üzere 8.000 kişilik bir Türk Jandarma Birliği gönderilecek.
• Türk Silâhlı Kuvvetleri, kalıcı bir barış antlaşması imzalanıncaya kadar, Doğu Trakya'ya geçmeyecek; Çanakkale ve Kocaeli bölgelerinde belirlenen çizgide duracaklar,
• Ateşkesin imzalanmasından sonra, İstanbul ve Boğazlar da Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti idaresine bırakılacak; İtilâf kuvvetleri kalıcı bir barış antlaşmasının imzalanmasına kadar İstanbul'da kalacaklardı.
Mudanya Ateşkes Anlaşması'nın Önemi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, Mudanya Ateşkes Anlaşması ile Doğu Trakya ve İstanbul'u savaşmadan kazanmış oluyordu. Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı sonunda imzaladığı Mondros Ateşkes Anlaşması, Mudanya Ateşkes Anlaşması ile artık geçerliliğini kaybetti. Ateşkes anlaşmasını imzalamakla Anadolu üzerindeki emellerinden vazgeçen İngiltere, yeni Türk devletini de tanımış oluyordu. Bu antlaşmayla Kurtuluş Savaşı'nın askerî bölümü sona erdi. Artık yeni Türk devleti, milletlerarası hukukun ilkeleri içinde kısa süre öncesine kadar kendisini tanımayan, yok etmek isteyen devletlerle eşit haklara sahip, onurlu bir devlet olarak barış masasına oturacaktı. Böylece Misakı millî ile belirlenen toprakların geri alınması sağlanacaktı. Bunun hukuksal düzenlenmesi, Lozan Barış Konferansı'ndaki görüşmelerde belirlenecek ve barış antlaşmasıyla da milletlerarası güvenceye bağlanacaktı.
Bu durumu İngiliz tarihçi, Arnold Toynbee (Arnıld Toynbi) şöyle ifade etmişti; "Ateşkes Anlaşması, Atatürkçülerin (Kemalistlerin) baskısı altında İtilâf Devletleri'nin teslim olmaları demekti."
- Okuma Sayısı: Bu yazı 55195 defa okunmuştur.