Ticaret Alanında Yapılan Yenilikler


Ticaret Alanında Yapılan Yenilikler: Ticaret, üretilen malların ülke içinde ve dışına dağıtımın sağlanması ve tüketicilerin eline ulaştırılması işidir. Ticaret ve üretim esasen iç içe bulunması gereken bir birinden kopamayacak iki temel unsurdur. Zira ticaretin gelişilmesiyle hem vatandaşa daha iyi hizmet verilebilir hemde sermaye birikiminin önü açılır. Bilhassa son zamanlarında Osmanlı Devleti’nin zayıflaması sonucunda tarımın gerilemiş, ülke kapitülasyonlarla karşı karşıya kalmıştı. Bu sebeple ülke içinde bilhassa Türk ailelerinin çocukları ticaret ile uğraşmak yerine devlet ile doğrudan ilişkisi bulunan memurluk ve subaylık gibi meslekleri yapmayı tercih ediyorlardı. Bu sebeplerden dolayı ülkemizdeki ticaret ve ticaret vasıtaları son zamanlarda azınlıkların özellikle de Rum ermeni ve Yahudi asıllı Osmanlı vatandaşlarının eline geçmişti. Diğer taraftan da kapitülasyonlarla Türk ticaretine tam manasıyla Batlı emperyalist devletler hakim olmuştu. Bu duruma derhal kalıcı ve gerçekçi çözümler bulmak gerekiyordu.

Bu durumu düzeltmek için atılan ilk somut adım yıllar yılı Osmanlı ticaretinin önünde büyük bir engel teşkil eden kapitülasyonların Lozan Antlaşması ile kaldırılması olmuştur. Bu ilk mer

hale çok büyük bir öneme sahiptir. Çünkü ileride ticari alanda yapılacak her tür faaliyetin tam bağımsız bir şekilde gerçekleştirilebilmesi ekonomik alanda bağımsızlık ile mümkün olacaktı. İşte Lozan Anlaşması’nda imza altına alınan Duyun u Umumiye ve Kapitülasyonlar ile ilgili maddeler yeni kurulan Türk devletinin ekonomik açıdan da tam bağımsız bir devlet olmasının önünü açıyordu.

Bütün bunlarla birlikte yukarıda anlatılan sebeplerden dolayı devletin milli bir ekonomi kurabilmek için acilen çeşitli tedbiriler alması gerekiyordu. Bu nedenle Cumhuriyet hükümeti iç ve dış sahada ticaretimizin gelişmesi için çok büyük çabalar göstermiştir. Bilhassa Atatürk milli ekonominin ve ticaretin gelişmesini sağlamak için kendi şahsi çaba ve gayretleri ile Türkiye İş Bankası’nı kurmuştur.( 26 Ağustos 1924) Bu sayede Osmanlı’nın son yıllarından beri ihmal edilen ve ticari teşebbüste bulunacak ve yatırım yapacak yerli müteşebbislere yani ulusal sermaye kredi kaynağı sağlanmış, Türk tüccarlar ülke içinde ticaret hayatına azınlıklardan sonra böylelikle ilk defa hakim olmaya başlamışlardır. Ayrıca Türkiye’de milli sermaye birikimini sağlamak ve Türk ekonomisinin para işlerini düzenlemek amacıyla 11 Haziran 1930’da kabul edilen yasa ile Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası kurulmuştur.

Milli ekonomi alanındaki diğer bir önemli sorun ise kapitülasyonlar gereği Osmanlı Devleti’nin kabotaj hakkına sahip olmaması yani kendi karasularında ticaret yapma hakkına sahip olmamamsı idi. Bu sebeple yeni Türk devletinin limanları hatta iskeleleri arasındaki yük ve yolcu taşımacılığı yabancı gemilerle yapılıyordu. Deniz ulaşımının büyük bir bölümü ile önemli limanların işletmesinin tamamı yabancıların elinde bulunuyordu. Lozan Antlaşması’nda Türk gemilerinin kabotaj hakkı kabul edilmişti. Buna bağlı olarak 1 Temmuz 1929 yılında Kabotaj Kanunu çıkarıldı. Bu kanuna göre Türk devletine ait denizlerde yük ve yolcu taşıma hakkı sadece Türk gemilerine verildi. Böylece denizlerimizde de bağımsızlık sağlanmış oldu. Diğer taraftan da bu dönemde yabancıların kurduğu ticari işletmeler devlet tarafından satın alınmak suretiye ekonominin millileştirilmesi için gerekli çalışmalar yapılmış, Milli Ekonomi İlkesi’nin gerçekleştirilmesine çalışılmıştır. Ticari alanda alınan bu önlemler ile, ulusal sermayenin temsil ettiği iş kapasitesi artmış, bankacılık, sigortacılık, kooperatifçilik alanındaki faaliyetler ve şirketler hızlı bir şekilde büyüme göstermiştir.

- Okuma Sayısı: Bu yazı 58493 defa okunmuştur.