Atatürk’ün Çağdaşlaşmaya Verdiği Önem: Mustafa Kemal Atatürk, Yeni Türkiye Cumhuriyeti’ Devleti’nin modern bir devlet olmasını ve çağdaş devletlere yakışır bir nitelik kazanmasını her fırsatta dile getirmiştir. “Ülkemiz muasır medeniyetler seviyesine çıkmalıdır” sözüyle de çağdaşlaşmanın vazgeçilmezliğini hatırlatan Atatürk, gelecek nesillere de parola olarak konu hakkındaki düşüncesini dile getirdiği bu söz ile seslenmiştir.
Atatürk ilkelerinden olan İnkılâpçılık ilkesi, Atatürk’ün yenilik hareketlerine karşı ne kadar duyarlı olduğunun en büyük göstergesidir. O, asla bir diktatör gibi olmadan, yalnızca halkını ve ülkesini düşünerek yapmış olduğu devrimler, çağdaşlaşma hareketleri ve atılımları ile bugünkü modern Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temellerini atan büyük bir önder olmuştur.
Onun zamanında Osmanlı İmparatorluğu’ndan arta kalan sosyal, ekonomik ve siyasal tüm unsurlar kesin bir kararlılıkla ve hızlı bir şekilde dönüşüme uğrayarak çağdaşlaşma yolunda büyük bir adımlar atılmıştır. 1 Kasım 1922 günü saltanat kaldırılarak ülke yönetiminin çift başlılığına son verilmiş, Meclis Hükümeti tek otorite olmuştur. 29 Ekim 1923’de Cumhuriyet ilan edilmiş ve ülkenin id
ari yapısı sil baştan belirlenmiştir. Otorite olarak Ankara’nın elini güçlendiren son durum ise Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalan Halifeliğin kaldırılması (3 Mart 1924) olmuştur.
Tekke ve zaviyelerin kapatılması ile (30 Kasım 1925), Anayasada bulunan “devletin dini İslam’dır” maddesinin kaldırılması (1928) ve yerine “Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlettir.” maddesinin eklenmesi (1937) çağdaş bir toplum meydana getirmek amacıyla gerçekleştirilmiş büyük hamlelerdir.
Atatürk ile beraber sosyal hayatı yeniden şekillendirecek olan Medeni Kanunun Kabulü (17 Şubat 1926) ise çağdaşlaşma alanında en büyük adımlardan biri olmuş, şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925), takvim, saat ve ölçülerde değişiklik (1925 ve 1935) ile Soyadı Kanunu (21 Haziran 1934) sosyal hayatı modernleştiren, özetle insanların günlük yaşamını çok daha kolaylaştıran gelişmelerin yaşanmasına vesile olmuştur.
Çağdaşlaşmanın eğitimle olacağının farkında olan Atatürk, bu bilinçle ilk olarak 3 Mart 1924’te Tevhidi Tedrisat Kanunu’yla memleket satındaki tüm okulları modernleştirmiştir. Bu devrimin arkasından gelen 1 Kasım 1928 tarihli Harf Devrimi ve 12 Temmuz 1932 tarihli Dil Devrimi eğitimde modernleşmeyi tesis etmek için atılmış en büyük adımlar olmuştur.
Bütün bunlardan başka, Atatürk’ün çağdaşlaşmaya verdiği önem kadınlara öncelikle belediye başkanı ardından da milletvekili olma imkânı tanımış böylelikle kadınlarımız seçme ve seçilme kanununda yapılan değişiklikler sayesinde kendisini daha iyi gösterme imkânına sahip olmuştur. Bu haklar Türk kadınlarına sağlanırken o yıllarda birçok Avrupa ülkesinde kadınlara tanınmayan haklar Atatürk döneminde Türk kadınlarına tanınmıştır. İşte tüm bu sebeplerden ötürü çağdaş Türk toplumunun oluşmasındaki en büyük katkı, çağdaşlığın savunucusu Büyük Önder Atatürk’e aittir.
Kaynak: www.ataturkinkilaplari.com – En Kapsamlı Atatürk Sitesi tarafından muhtelif Belirli Günler ve Haftalar ile TC İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Kitaplarından derlenerek oluşturulmuştur.
- Okuma Sayısı: Bu yazı 42011 defa okunmuştur.