Gümrü Antlaşması (2 - 3 Aralık 1920): 19. Yüzyılın ikinci yarısına kadar Osmanlı vatandaşı olarak huzur içinde yaşayan Ermeniler, bu dönemden sonra Rusya ve İngiltere’nin kışkırtmasıyla sorun hâline gelmiştir. Ermeni sorunu Rusların Berlin Antlaşması’na Ermenilerle ilgili bir hüküm koydurmasıyla da uluslararası bir sorun niteliği kazanmıştır (1878). Bu tarihten sonra Ermeniler Hınçak ve Taşnak adlarıyla örgütler kurmuşlar ve halkı silahlandırarak isyana teşvik etmeye başlamışlardır. I.Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi’nin açılması üzerine Ermenilerle Ruslar iş birliğine yönelmişler ve Rusların kışkırtmasıyla Türklere saldırmaya başlamışlardır. Bu nedenle Osmanlı Devleti, halkın ve askerin güvenliği için 27 Mayıs 1915 tarihinde Sevk ve İskan Kanunu’nu çıkararak Ermenilerin bir kısmını yine bir Osmanlı toprağı olan Suriye ve Lübnan’a göç ettirmiştir.
I. Dünya Savaşı devam ederken Rusya’da ihtilal çıkınca, Ruslar, Doğu Anadolu’da işgal ettikleri yerleri Türklere bırakarak geri çekildiler. Bu arada merkezi Erivan olan bir Ermeni Devleti kuruldu (28 Mayıs 1918). Rusların çekilmesinden sonra Türk ordusu bölgeye ulaşmadan Ermeniler, Türk topraklarını işgal etmeye başladılar. Ermeniler Wilson İlke
lerini kendilerine göre yorumlayarak Doğu Anadolu’nun kendilerine ait olduğunu iddia ediyorlardı. Gümrü, Iğdır, Arpaçay ve Aras’a kadar olan yerleri işgal ettiler.
Ermeni işgal ve saldırılarının artması üzerine TBMM Hükûmeti 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir’i tam yetkiyle Doğu Cephesi Komutanlığına atadı (9 Haziran 1920). 28 Eylül 1920’de, Kazım Karabekir Paşa komutasındaki Türk birlikleri taarruza geçtiler. 29 Eylül’de Sarıkamış, 30 Ekim’de Kars ve çevresi Ermeni işgalinden kurtarıldı. Savaşı kaybeden Ermeniler barış istemek zorunda kaldılar. 2/3 Aralık 1920’de Gümrü Antlaşması imzalanarak savaşa son verildi. Gümrü Antlaşması’na göre Ermeniler;
1. Sevr Antlaşması’nın geçersiz olduğunu kabul etmişler,
2. Doğu Anadolu’daki her türlü isteklerinden vazgeçmişlerdir.
Gümrü Antlaşması’nın Önemi
Gümrü Antlaşması TBMM’nin uluslararası alandaki ilk siyasi başarısıdır. Misakımillî’nin doğu sınırları gerçekleştirilmiş ve Türk halkının ordu ve TBMM’ye olan güveni artmıştır. Ayrıca barışın sağlanmasıyla, bu cepheden önemli sayıda asker, silah ve cephane Batı Cephesi’ne aktarılmıştır.
Kaynak: 8. Sınıf Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Ders Notları, Mehmet BAĞCI, s 38, 2010
- Okuma Sayısı: Bu yazı 25989 defa okunmuştur.