Toplumsal (Sosyal) Alanda Atatürkçülük


Toplumsal (Sosyal) Alanda Atatürkçülük: Toplumsal alanda Atatürkçülük, Türk insanını toplumu ile tarihin olumlu ayıklama sürecinden geçirme, elde kalanlarla yeni değerler ve kurumlar içinde, her yönden çağdaşlaşmaya yöneltme ve uygarlık düzeyini sürekli olarak geliştirme düşüncesidir. Toplumsal yönden Atatürkçülük, çağın gerçek olgusu niteliğinde olan halkçılık ilkesini öngörür. Toplumca yükselmede yöntem olarak devletçiliği ve sosyal adaletçiliği benimser. Geleneksel Osmanlı kültürünün sarsıldığını ve işe yaramadığını ortaya koyar; Türk ulusunu yetersizlikten kurtarmaya çalışır. Toplumsal alanda yurt birliği, kültür birliği, ülkü birliğine dayanan bir ulusçuluğa yönelerek ulusal bütünleşmeyi öngören Atatürkçü düşünce, tarihin zorunlu sonucu olarak doğmuş ve sosyal ilke olarak canlılığı (dinamiğini) devrimcilikte, dayanağını ve doğrultusunu halkçılıkta, yöntemini ve içeriğini de sosyal adaletçi bir devletçilikte bulmuştur.

Atatürkçülüğe göre, saltanat yönetimi geleneksel uygarlıktan çağdaş uygarlığa dönüşümünü yapamadı. Osmanlılar ümmetçi ve geleneksel doğu uygarlığı ile bağlarını sürdürerek batıcılığa yöneldikleri için, kültür ikileşmesi içine düşmüşle

rdir. Bu ikilik içinde yerleştirilmeye çalışan batılı kurumlar ya yozlaşmışlar ya da bürokratik baskılar altında yetersiz kalmışlardır. Bütün bunlar Türk ulusunu ortaçağ karanlığından çıkarmaya yetmemiştir. İşte Atatürkçülük aynı zamanda bir kültür devrimi de olarak, Türk ulusunu ortaçağ karanlığından kurtarıp, çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmaya, bu ikileşmeden silkinerek yönetilmiştir; Eskiye bağlı yozlaşmış kurumları teker teker kaldırmış, yerine halkın desteğini de alarak 20.yüzyılın yeni kurumlarını getirmiştir.

Toplumsal Alanında Atatürkçüğün Eğitim Boyutu

Atatürkçülük eğitimi konusunda ise her şeyden önce halka önem vermiştir. Bu amaçla da, örneğin Millet Mekteplerini, Halk evlerini açmıştır. Köy Enstitüleri gibi özü halkçı olan eğitim kurumlarının temelini de atmıştır. Halk eğitimi amacıyla geniş bir okuma yazma seferliğine girilmiştir. Halk ve dil devrimi ile bütünlenen bu girişimlerle, hep halk kitlelerine, çağdaş dünyanın aydınlık düşüncesi getirilmeye çalışılmıştır. Ayrıca öğretim birliği benimsenerek eğitim ve öğretimde ayrımcılığa son verilmiştir. Atatürk, hukuk eğitimi alanında da ileriye dönük devrimci bir anlayış getirerek, yepyeni bir hukukçu kuşağı yetiştirmiştir. Atatürkçülük halk kitlelerinin desteğini alabilme yolunun öncelikle eğitimden geçtiğine inanmıştır.

Kaynak: Mehmet Yavru, Atatürkçülük ve İlkeleri, Ülkü Basımevi, 2. Baskı, Konya, 1981.

- Okuma Sayısı: Bu yazı 9784 defa okunmuştur.