Atatürk'ün Gençlere ve Türk Gençliğine Verdiği Önem


Atatürk'ün Gençlere ve Türk Gençliğine Verdiği Önem: Gazi Mustafa Kemal Paşa yani Atatürk üzerinde yaşadığımız bu büyük ve güzel ülkeyi kurduğunda olgun yaşındaydı ama o hiç bir zaman kendi gençlik hayallerini unutmamış ve bu yüzden ülkenin geleceğine yönelik bütün hayallerini yine çok güvendiğini sıklıkla tekrar ettiği Türk gençliğine emanet etti.Bakınız O bir sözünde bu konu ile ilgili neler söylüyor:

Gençler! Cesaretimizi takviye ve devam ettiren sizsiniz. Siz almakta olduğunuz eğitim ve kültür ile, insanlık meziyetinin, vatan, fikir hürriyetinin en kıymetli sembolü olacaksınız. Ey yükselen yeni nesil! İstikbâl sizindir. Cumhuriyet'i biz kurduk; onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz.” Bu sözleri ile Cumhuriyet'i yalnızca korumak değil, yükseltmek görevini de gençlere veren Atatürk, bunun ancak güzel ahlakı, adaleti, haksızlıkla ve zulümle mücadele etmeyi, milli ve manevi değerlerimize bağlı kalmayı, tarihimizle gurur duymayı bununla birlikte yüzümüzü de sürekli geleceğe dönük tutmayı öngören ilkelerinin ayakta tutulması ile sağlanacağına dikkat çekmiştir.

Atatürk kendi gençlik yıllarında ülkenin gidişatını hiç iyi görmüyordu.Kendi yaşıtları olan gençlerin hatta daha da gençlerin Çanakkale'de ,Trablus

garp'ta birer birer şehit düşmesi onu çok üzüyor ama bu durum yine de ülkenin geleceğine karamsar bakmasına yol açımıyordu.Zira zaman içinde gelişen olaylar neticesinde ülkenin yaşça ve beynen bütün gençlerinin başına geçerek karamsar olan bütün duyguları yerle bir etmiş ve de hasta bir Osmanlı'dan gencecik bir Cumhuriyet çıkarmayı başarmıştır.

Atatürk'ün Türk gençliğine duyduğu güven, Zira 1918'de Mondros Mütarekesi'nin imzalandığı günlere dayanır. İşgalin en ağır günlerinin yaşandığı ve ülke genelinde belirsizliğin hakim olduğu günlerde, Atatürk gençlerin kendisine umut verdiğini şöyle ifade etmektedir:

”Her şeye rağmen muhakkak bir nura doğru yürümekteyiz. Bende bu inancı yaşatan kuvvet yalnız azim memleket ve millet hakkındaki sonsuz sevgim değil, bugünün karanlıkları, ahlaksızlıkları, şarlatanları içinde, sırf vatan ve hakikat aşkı ile ışık serpmeye ve aramaya çalışan bir gençlik gördüğümdür.”

1919 yılında yaptığı bir başka konuşmasında ise içinde bulunulan koşulların gelecekte asla unutulmaması gerektiğini belirtirken, genç nesle duyduğu güveni bir kez daha dile getirmişti:

“Başımıza neler örülmek istenildiği ve nasıl mukavemet ettiğimiz ve daha doğrusu milletin arzu ve emellerine uyarak ve onun yardımıyla nasıl çalıştığımız görülmeli ve gelecek kuşaklar için ibret ve uyanıklığı gerektirmelidir. Zaten her şey unutulur. Fakat biz her şeyi gençliğe bırakacağız, o gençlik ki hiçbir şeyi unutmayacaktır; geleceğin ışık saçan çiçekleri onlardır. Bütün ümidim gençliktedir.” demiştir.

Nihayet sıkıntıların sona erip Cumhuriyet kurulmuştu Ancak O, bunun yeterli olmadığını da çok iyi biliyordu.Genç Cumhuriyetin sürekli genç kalması için genç ve çağdaş yüreklere her zaman ihtiyaç olacaktı.Bu yüzden Kurtuluş Savaşı'nı başlattığı tarih olan 19 Mayıs gününü gençlere armağan etti.Yine bu yüzden nutuktan sonraki en önemli öğüdünü gençliğe hitabesinde yine gençlere vermiş, diğer taraftan kendisinden sonra genlerden beklentilerini şu sözlerle dile getirmiştir.

“Siz genç arkadaşlar, yorulmadan beni izlemeye söz vermişsiniz. İşte ben bu sözden çok duygulandım. Yorulmadan beni izleyeceğinizi söylüyorsunuz. Fakat arkadaşlar yorulmak ne demek? Elbette yorulacaksınız. Benim sizden istediğim şey yorulmamak değil, yorulduğunuz zaman bile durmadan yürümek, yorulduğunuz dakikada dinlenmeden beni izlemektir. Yorgunluk insan için doğal bir durumdur. Fakat insanda yorgunluğu yenebilecek manevi bir güç vardır ki, işte bu güç yorulanları dinlendirmeden yürütür.

Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları, yorulsanız bile beni izleyeceksiniz. Ben bu akşam buraya yalnız bunu anlatmak için gelmiş bulunuyorum. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler hiçbir zaman yorulmazlar. Türk gençliği hedefe, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.”

İlmen ve fikren gelişmiş bir gençlik için kurulan Cumhuriyette her türlü imkanı çok zor şartlara rağmen sağlamış ve gerekli şartları oluşturduktan sonra görevi inşa ettiği eserin varisleri olarak gördüğü gençlere emanet etmiştir. Atatürk'ün gençliğe bu derece güvenmesinin temelinde doğru eğitim almış, kişiliği tam anlamı ile gelişmiş bir gençliğin nelere güç yetirebileceğini biliyor olması bulunmaktadır.

Bu yüzden Türk gençliğinin görevi, Atatürk'ü sadece ülkemizi kurtardığı için anmak değil; onun gençliğe verdiği değeri ve duyduğu sonsuz güveni boşa çıkarmamak için daha da çok çalışmak olmalıdır ki genç Cumhuriyetimiz çalışma azmi ve dinamizmiyle kurulduğu ilk yıllardaki kadar genç ve taze bir ruh olarak Atatürk’ün de dediği gibi payidar kalabilsin.

Yazan: Hülya ÖZDEMİR

- Okuma Sayısı: Bu yazı 110562 defa okunmuştur.


Kaime SALTIKOĞLU diyor ki:

Bence Türk gençliğine düşen görev, içte düzen ve özgürlük düşmanlarına, dışta Türkiye üzerinde emelleri olanlara karşı yurdu, ulusal bütünlüğü, Türklük ruh ve karakterini korumak ve ülkeyi çağdaş uygarlık düzeyine eriştirmek için çalışmaktır.