Laiklik İlkesinin Türk Toplumuna Sağladığı Yararlar


Laiklik İlkesinin Türk Toplumuna Sağladığı Yararlar: Lâiklik, siyasal olduğu kadar; eğitsel ve daha geniş deyimiyle, toplumsal, kültürel yaşantıya yön veren bir role sahiptir. Lâik anlayışta, devletin bu dünya ile ilgili olarak koyduğu kurumların, dinin yönlendirmesi ve denetimi altına girmesi söz konusu olamaz. Yeni Türk Devleti, dini siyasete karıştıran devlet sisteminin Osmanlı Devleti’ni nasıl olumsuzluklar içine ittiğini gördüğünden, dinin, devlet hayatında siyasi bir fonksiyon oluşturmasına son vermiştir. Bu nedenle de cumhuriyet yönetimi, din işlerini ve kurumlarını tamamen başıboş bırakmamış, teşkilatı ve işleyişiyle kontrol altında bulundurmak gereğini duymuştur. Ancak bu sayede dinsel ve bağnazlıklar temeline dayalı bir Ortaçağ devleti yerine, çağdaş bir devletin doğuşu, skolastik bir eğitim yerine, vicdan özgürlüğü kavramını getiren bir düşünüşün yasalarla perçinlenmesi mümkün olabilmiştir.

- Lâiklik, öncelikle aklın ve düşüncenin özgürlüğüdür. Lâik düşünce sayesinde kişilere vicdan özgürlüğü ve eşitliği getirilmiştir. Bu özgür düşünce, insanları, fanatik düşünüş ve peşin hükümlü, gereksiz telkinlerden kurtarmayı hedeflemiştir. Boş inanç ve söylentilerin aklın etrafında meydana getirdiği

bilmezlik çemberini ancak, lâik düşünce etkisiz hale getirebilir. Lâiklik, bireylerin dini inanç ve özgürlüğünü sağladığı gibi, aynı zamanda düşünce özgürlüğünü sağlayan bir sistem de olmuştur. Artık çağımızda düşünce özgürlüğünün, toplum hayatında dinsel inançların ve bundan doğan hakların korunması ve devamlılığı ancak devletin lâik olması ile sağlanabilir.

- Lâiklik, aynı zamanda Türk toplumu için bir yaşama, var olma ve çağdaşlaşma ilkesi olmuştur. Lâiklik, az gelişmişlikten gelişmişliğe geçen bir köprüdür. Fizikötesi düşüncenin etkisindeki doğulu kafasından kurtuluş, lâiklik sayesinde gerçekleşmiştir. Bir bütün olan çağdaş uygarlığa geçiş, batılı düşünce sistemini benimsemekle, skolâstik düşünce ve dinî baskıdan uzak kalmak, lâik düşünüş ve uygulamalara yer vermekle mümkündür. Çünkü bilim, sanat ve kültür sınırlandırıldığı zaman gelişemez. Bu nedenle de bilimin ve sanatın gelişmesi, bilimsel düşünüşün toplumun yönetimine egemen kılınması, kadın haklarının tanınıp, kadın-erkek eşitliğinin her alanda gerçekleştirilmesi, lâiklik sayesinde olmuştur. Türkiye’de bugün bu alanlarda ulaşılan başarıda lâik düşüncenin yeri ve önemi büyüktür.

- Lâiklik, Türk milletinin egemenliğini kendi eline alışında da en büyük etken olmuştur. Çünkü egemenliğin millî bir nitelik taşıması, ancak lâik bir toplum düzeniyle mümkündür. Oysa şeriatla yönetilen toplumlarda milletin egemenliğine yer verilmez. Lâiklik, kutsal sayılan konularda inanç ve düşünde farklılıklarının dünya işlerinde dayanışma ve işbirliğini engellemesini de ortadan kaldırmıştır. Lâiklik, sayısı belirlenemeyecek kadar çok olan tarikatçılığı ve bunun yol açtığı bölücülüğü ortadan kaldırmaya yarayan tek çaredir Böylece dinsel ve mezhebe ait ayrılıklardan doğan çatışma ve ayrılıklar önemli ölçüde giderilmiştir. Lâiklik bu yanıyla da ümmetçiliğin, yerini Türk milliyetçiliğine terk etmesine yol açmıştır. Yani Türk yurdunun insanlarının, millet bilincinde ulaşmasının en büyük dayanağı olmuştur.

- Çünkü Atatürkçü ideoloji daha öncede birçok kereler belirtildiği gibi ulusal devleti oluşturmaya çalışmış ve ulusal devletin amaçlarına yasallık kazandırmayı amaçlamıştır. Oysa dinsel yönetim, millet kavramında dine inanan ve yalnızca onun kurallarını mutlak otorite olarak kabul eden toplumu esas alan bir yapılanmayı amaçlar. Bu ortak amaçları olan, ama değişik etnik ve dinlerden oluşan, millet olma idealine sahip toplumlarda bir araya gelmeyi zora sokar. Şüphesiz ortak dine sahip olma millet olmayı destekleyici bir unsurdur. Ama çağdaş toplumlarda tarihsel süreçte dinsel devlet yapılanmasının bu oluşumu engellediği toplumları bir araya getirmek ve gelişmelerini sağlamada yetersiz kaldığı görülmüştür.

- Atatürkçü düşünüşün ve Türk İnkılâbının genel bir niteliği olan Lâiklik, hâlen doğunun gelişmemiş İslâm ülkelerinin özlemini duyduğu, arayışı içinde olduğu bir düşünce olarak yerini korumaktadır. Bütün bunlardan dolayı lâiklik Türkiye’nin çağdaşlaşması temel hedefinden ayrılamaz ve onun zorunlu bir parçasını oluşturur. Yapılan birçok inkılâp ta bize göstermektedir ki lâiklik ilkesi kalkınma ve çağdaşlaşmanın da Atatürkçü düşüncede ki temel unsurlarıdır.

Kaynak: Sait DİNÇ, Atatürkçü Düşünce Sistemine Göre Lâiklik İlkesi

- Okuma Sayısı: Bu yazı 46122 defa okunmuştur.