Atatürk Dönemi Türk Dış Politikasının Temel İlkeleri ve Hedefleri


Atatürk Dönemi Türk Dış Politikasının Temel İlkeleri ve Hedefleri: - Atatürk dönemi Türk dış politikasının temel ilkelerinden biri her şeyden önce gerçekçi bir temel üzerine kurulmuş olmasıydı. Gerçekçilik daha başlangıçtan itibaren temel ilke olarak benimsenmişti. Nitekim Türkiye’nin imkânlarıyla hedeflerini en iyi şekilde bağdaştıran Misak-ı Milli bunun en önemli göstergesiydi. Mevcut sorunların tümüne birden el atmayıp bir sıralamaya tabi tutarak öncelik çerçevesinde çözüme kavuşturmak bir yöntem olarak uygulanmıştı.

- Yine sorunların çözümünde karşılıklı diyalog ve doğrudan doğruya görüşmeler en etkin yol olarak görülmüştü. Düşmanlıkta aşırılıktan kaçınmak, dostluklara gereğinden fazla bel bağlamamak ve rejim farkı gözetmeden diğer devletlerle iyi ilişkiler kurmak benimsenmiş prensiplerdi. Geçmişten ders alarak o günü ve geleceği kavramak dış politikanın ana yöntemlerindendi Atatürk tarih bilgisinin diplomasideki önemini bilen bu alanda çok okuyan ve gerekli dersleri çıkaran bir önderdi. 1932 yılında A.B.D.’den General Mac Arthur’la görüşmesi sırasında II. Dünya Savaşı’nın 1940-1946 arasında başlayacağını, İtalya’nın başarılı olamayacağını Almanya’nın yine A.B.D’nin müdahalesiyle yenilece

ğini, savaştan asıl kazançlı çıkacak olan ülkenin Sovyet Rusya olacağını söylemişti.


- Dış politikada tutarlı ve güvenilir olmak temel ilkelerdendi. Türkiye Milli Kurtuluş Savaşı boyunca Misak-ı Milli hedeflerinin ötesinde bir amacının olmadığını her türlü tutum ve davranışıyla ortaya koymuş, böylece güvenilirliğini diğer devletlere kabul ettirmişti. Türkiye’nin her şeyden önce güçlü olması ve kendi gücüne dayanması gerektiğinde ittifaklara girmesi geçmişin yanlışlarına düşmemenin bir gereğiydi. Çünkü Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünde kendi gücüne dayanmaktan uzaklaşmasının önemli rolü olmuştu. Aktif ancak maceracılıktan uzak bir dış politika izlenmiş, bütün politikalar milliyetçilik temeli üzerine kurulduğu halde İtalya ve Almanya örneklerindeki ırkçılığa karşı çıkılmıştı.

Bütün insanlığı tek bir aile, milletleri birbirleriyle akraba ve herhangi bir ülkenin sorununu bütün insanlığın sorunu gibi gören barışçı ve insancıl bir anlayış benimsenmişti. Yine mazlum milletlerin sorunlarıyla ilgilenmek, onlara örnek olmak dış politikanın bilinçli olarak sürdürülen temel bir ilkesiydi.

- Atatürk dönemi Türk dış politikasının temel hedeflerinin başında yeni Türk devletinin milli bir nitelik kazanması geliyordu. Atatürk’ün henüz İstanbul’dan ayrılmadan önce verdiği milli bir devlet kurma kararı, resmen ilk defa Misak-ı Milli ile ilan edilmişti.

- Dış politikanın temel hedeflerinden biri de “tam bağımsızlık”tı. Çünkü Osmanlı Devleti son yüzyıllarında yabancılara tanınan ayrıcalıklar ve dış müdahalelerden büyük zararlar görmüştü. Bu nedenle her türlü yabancı ayrıcalık ve müdahalelerden, tüm kısıtlamalardan uzak bir Türkiye’nin kurulması amaçlanmıştı.

- Dış politikanın temel hedeflerinden biri de barışın korunmasıydı. Türkiye 1923 yılından bu yana önemli bir savaş görmemiş ender devletlerden biri olarak bu konuda çok başarılı oldu. Bu başarı ülkenin hayati çıkarları tehlikeye atılmadan, bu konuda herhangi bir ödün verilmeden sağlandı. Bu sonuç Türkiye’nin “Yurtta Barış Dünyada Barış” ilkesine ve hukuka bağlı kalma anlayışının bir ürünüydü. Atatürk’ünde T.B.M.M’de bizzat ifade ettiği gibi dış politikada izlenen dürüst ve açık siyasetimiz özellikle barış fikrine dayanmıştı.

- Dış politikanın bir hedefi de Türkiye Cumhuriyeti’ni çağdaş bir devlet haline getirmekti. Osmanlı Devleti de son iki yüzyılında kendisini kurtarabilmek için tek çare olarak çağdaşlaşmayı görmüş ve ona yönelmişti. Bunda başarılı olmamakla birlikte bu konuda önemli bir mesafe almıştı. Batı dünyası son yüzyıllarda uygarlığın merkezi haline gelmiş, insan onuruna yaraşan bir siyasal düzen kurmuştu. O halde çağdaşlaşma mücadelesini geçmişin yanlışlarından arındırarak sürdürmek gerekiyordu. Türk dış politikası Lozan’dan sonra da uzun süre Batılı devletlerle mücadele etmek zorunda kaldı. Bununla beraber Türkiye her türlü duygusallıktan uzak akılcı ve gerçekçi tutumuyla Batı’ya yöneldi ve bunu çağdaşlaşmanın bir gereği saydı.

Kaynak: www.ataturkinkilaplari.com – En Kapsamlı Atatürk Sitesi tarafından muhtelif TC İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Konulu Yardımcı Kitaplar ile Ders Kitaplarından derlenerek oluşturulmuştur.

- Okuma Sayısı: Bu yazı 21358 defa okunmuştur.