Siyasal (politik) Alanda Atatürkçülük: Atatürkçülüğün siyasal yönü gene halkçı bir tutuma dayanır. Osmanlı feodalizmine, batı ülkelerinin emperyalizmine karşı girişilen ulusal kurtuluş savaşı, hep halkın desteği ile yürütülmüştür. Halkın kurduğu “Müdafaa-i Hukuk” cemiyetleri birleştirilerek, halk üst düzeyde bir örgüte bağlanmış ve bu örgüt aracılığıyla seçilen temsilcilerden ilk meclis oluşturulmuştur. Bu örgüt daha sonraki yıllarda bir partiye dönüştürülerek siyasal örgütlenme, kitlelerin ulusal bütünleşmesi doğrultusunda geliştirilmiştir.
Sınıfsal gelişmeler sonucunda sonraki yıllarda bu partiden çeşitli kopmalar olmuş ve her sınıf ya da küme, kendi siyasal örgütünü kurma yoluna girmiştir. İç politikada Atatürkçülük sınıf gerçeğine değil, ulusçuluk anlayışı içinde halk gerçeğine dayanır; Halk, deyince de çalışarak emeğiyle geçinen kitlelerin tümünü anlayan ve emeği toplum düzeninin temel değerlerinden biri sayan Atatürkçülük, toplumsal ayrıcılıkları ve uçurumları reddeder. Başka bir deyişle iç politikada Atatürkçülük, toplumun halkın çıkarlarına ve haklarına öncelik tanıyan bir uygulamaya dönüktür. Laiklik ilkesi temel kabul edilerek din ile politika kesinlikle ayrılmış, böylece dinsel inançların çeşitli yönlerden sömürülmesi yasaklanmıştır. Atatürkçü devlet anlayışı laik politikaya her bakımdan öncellik ve ağırlık tanır. Dış politikada da ulusların bağımsız olarak ve kendi kişiliklerini koruyarak, barış içinde yaşamalarını amaç bilir.
Kaynak: Mehmet Yavru, Atatürkçülük ve İlkeleri, Ülkü Basımevi, 2. Baskı, Konya, 1981.
- Okuma Sayısı: Bu yazı 9488 defa okunmuştur.