Mustafa Kemal Atatürk’ün İnkılapcılığı: Türk toplumunun tarihi gelişim sürecinde atılımcı bir davranış olan inkılapçılık, Atatürk gibi yenilikçi ve reformdan yana bir liderle mümkün olmuştur. Onun inkılapçılığı ve inkılapları, başka milletlerin ve liderlerin gerçekleştirdiği yenilik hareketlerinden çok farklıdır. Çünkü Atatürk’e göre, “İnkılap, var olan müesseseleri zorla değiştirmek” demektir. Türk milletini son yüzyıllarda geri bırakmış olan kurumları yıkarak yerlerine, milletin en yüksek medeniyet gereklerine uygun, ilerlemesini sağlayacak yeni kurum ve kuruluşları koymaktır.”Atatürkçülüğe göre “Medeniyet yolunda elde edilecek başarı, yenileşmeyle mümkün olacaktır. Sosyal hayatta, ekonomik hayatta, ilim ve fen alanında başarılı olmak için tek gelişme ve ilerleme yolu budur.” İşte bunun içindir ki, toplumun, zamanın icaplarına kendini uydurması, gelişmesi ve yenileşmesi gerekir.Batı basınında Atatürk’ün en çok ilgi uyandıran niteliği, inkılapçı yönüdür.
Batılılar ,Atatürk’ün bu yönünü, tarihe mal olmuş ve yaşamakta olan inkılapçılarla kıyaslamışlardır.Tanınmış Fransız düşünürü Duhumel, Atatürk’ün inkılapçı yönünü şu şekilde ifade ediyor: “Atatürk, yani Türkler
in atası, girişim ve umutlarının gürültüsü ile ortalığı ayağa kaldırmadan çalıştı. İnsana şaşkınlık veren eserleri, İngiliz, Fransız ya da Rus inkılapçılarının eserlerine hiçbir bakımdan benzemez. Bu ülkelerden hiçbiri, dile, yazıya dokunabilmeyi akıllarının ucundan bile geçirmemiştir. Ne Cromwell, ne Robespiere, ne Lenin ve ne de onu takip edenler, liderlik ettikleri ulusu, bilim felsefesi, düşünce yöntemi; kısaca alınyazısını değiştirme yoluna götürmeye kalkışabilmişlerdir. Mustafa Kemal, bunu yapan ve bunu büyük bir başarı ile sonuca vardıran eşiz adamdır.” Bu ifade de gösteriyor ki, Atatürk’ün inkılapçı kimliği, içinden çıktığı Türk milletiyle bütünleşmiş, gerçekleştirdiği inkılaplar, halk tarafından benimsenmiştir.
Yine Atatürk’ün inkılapçılığıyla ilgili çok anlamlı bir tespiti de Lord Kinross’un şu sözlerinde bulabiliriz: “… Kemal Atatürk, yeni bir Türkiye yaratmıştır…Ülkesini Orta Çağ’dan çağımızın eşiğine, hatta bundan bir adım ileriye getirmiştir… Sözleri ve davranışları ile kahramanlara gönülden bağlanmaya alışmış bir ulusun hayalini besleyecek özel bir efsane yarattı. Asker Atatürk, zamanında başka bir kimsenin başaramayacağı şekilde; Avrupa devletlerinin, kendisine karşı yaptıkları bütün planları alt üst edip, tarihin çehresini değiştirerek memleketini kurmuştur. Devlet adamı Atatürk, memleketinin bu devletlerce eşit şartlar ile kabul görmesini ve Orta Doğu gibi sık sık değişikliğe uğrayan bir bölgede, bir istikrar unsuru olarak kalmasını sağladı. İşte Türklerin büyük atası Mustafa Kemal’in gerçekleştirdiği büyük eser…”Mustafa Kemal, 1925 yılında yaptığı bir konuşmasında; “Efendiler, yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların gayesi, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve görünüşüyle uygar bir toplum haline ulaştırmaktır. İnkılaplarımızın ana ilkesi budur. Bu gerçeği kabul edemeyen zihniyetleri darmadağın etmek zorunludur. şimdiye kadar milletin beyinlerini paslandıran, uyuşturan, bu anlayışta bulunanlar olmuştur. Herhalde anlayışlarda var olan uydurma ve boş fikirler, tamamen çıkarılacaktır. Onlar çıkarılmadıkça beyne gerçeğin nurlarını sokmak imkânsızdır.”
“Biz büyük bir inkılap yaptık. Memleketi bir çağdan alıp, yeni bir çağa götürdük. Birçok eski kurumları yıktık. Bunların binlerce taraftarı vardır. Fırsat beklediklerini unutmamak lazım. En ileri demokrasilerde bile rejimi korumak için, sert tedbirlere başvurulmuştur. Bize gelince; inkılabı koruyacak tedbirlere daha çok muhtacız.” Diyerek yaptığı inkılapların gayesini belirtmiş ve Türk gençliğine, inkılaplara sahip çıkılması açısından mesaj vermiştir.
Kaynak: T.C. Millî Eğitim Bakanlığı Açık Oğretim Okulları (Açık Oğretim Lisesi- Meslekî Açık Oğretim Lisesi) İçin Hazırlanan Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük 2 Ders Notları, Alim ÖZTÜRK, s 73, 2007
- Okuma Sayısı: Bu yazı 42587 defa okunmuştur.