TBMM’nin Ayaklanmalara Karşı Aldığı Önlemler: İstanbul Hükümetinin gerek dolaylı, gerek dolaysız yollarla ve işgalci devletlerle yaptığı iş birliği ile TBMM’ni zayıflatıp çökertmek istemesine karşı duyulan tepki sert olmuştur. İstanbul Hükümeti, olumsuz tutumu ile TBMM üyelerinin bilinçlerini iyice uyandırmış, direnme istek ve kararını bilemiştir. TBMM, daha açılmadan başlayan ayaklanmaların nereden kaynaklandığını anlamıştı. Yapılacak ilk iş, İstanbul Hükümeti ile bütün ilişkilerini kesmek ve TBMM’nin varlığına yönelik hareketleri önlemekti.
Bu nedenle, TBMM açılışından altı gün sonra Hıyanet-i Vataniye kanunu (Vatana ihanet edenleri cezalandırma kanunu) nu çıkardı. Bu yasaya göre, TBMM, milleti temsil eden en üstün kuruluş olduğundan, ona karşı ayaklananlar, hatta sözle bile olsa, varlığını inkâr edenler vatan haini sayılacak ve gerekirse ölümle cezalandırılacaktı. Bu yasayı izleyen günlerde TBMM iki önemli karar daha aldı. Bunlardan birincisine göre, İstanbul ile resmi haberleşmeler kesilecekti. İstanbul’dan gelen her türlü resmi evrak geriye gönderilecekti. Bu evrakı kabul eden veya geri yollamayan memurlar vatan haini sayılacaklardı. İkinci karara göre de İstanbul Hükümeti’nin yaptığı her tü
rlü işlem yok sayılacaktı. Görülüyor ki, TBMM yeni bir devlet düzeni kuruyor ve artık Osmanlı saltanatının varlığını kabul etmemeye başlıyordu.
Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nun çabuk ve etkili biçimde işlemesini sağlamak için TBMM özel mahkemeler kurdu. Yukarıda belirtildiği gibi, TBMM güçler birliği sistemine göre çalışıyordu. Yargı gücü de ondaydı. Aldığı bir kararla, vatana ihanet edenlerin kendi üyeleri tarafından cezalandırılmasını uygun buldu (18 Eylül 1920). Bu yönteme göre kurulan mahkemelerin başkanları, savcıları, üyeleri, TBMM tarafından seçilen milletvekilleriydi. İstiklal Mahkemeleri adıyla nitelenen bu mahkemeler doğrudan doğruya TBMM’nin cezalandırma yetkisini kullanıyorlardı. Verdikleri hükümler hemen yerine getiriliyordu. Yoğunlaşan ayaklanmalar bastırılınca gerekli yerlere İstiklal Mahkemeleri gönderiliyor ve isyancıların elebaşları amansız biçimde cezalandırılıyordu. İleride görüleceği gibi, bu mahkemelerin düzenli ordu kurulmasında da büyük hizmetleri olmuştur.
Ayaklanmalar, durmaksızın ilerleyen düşmanın çok işine yaradı. TBMM Hükümeti hem pek çok Kuva-yı Milliye birliğini hem de elinde çok az sayıda bulunan askeri kuvveti ayaklananlar üzerine yollamıştır. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, o bunalımlı günlerde bir yandan ilerleyen düşmanı oyalarken asıl çabalarını bu ayaklanmaları bastırmak için göstermiştir. Eldeki birliklerin çoğu, ayaklananlar üzerine sürülünce düşmanın durdurulması da gecikmiştir. Görülüyor ki ayaklanmaları çıkaranlar bilerek veya bilmeyerek vatana ihanet etmişlerdir.
İstanbul’daki hükümetin ve şeyhülislamın Mustafa Kemal ile arkadaşlarını vatan haini ilan etmeleri üzerine vatansever Ankara Müftüsü Rıfat Efendi (Börekçi) ve onu sayan bazı başka din adamları, harekete geçtiler. Asıl vatan hainlerinin, İstanbul Hükümeti başında bulunanlar olduğunu belirten fetvalar yayımladılar. Ama yüzlerce yılın alışkanlıklarına göre davranan Anadolu halkı üzerinde şeyhülislamın etkisi daha fazlaydı.
Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının, o günlerde hem kandırılan kendi vatandaşlarına hem de bu durumdan yararlanan düşmana karşı verdikleri mücadele, akıllara durgunluk veren başarıdır. Anadolu halkı, ancak tüm Batı Anadolu, Yunanlılarca işgal edildikten ve eşi görülmemiş zulümlere uğradıktan sonra gerçeği görebilmiştir. Bundan sonra Mustafa Kemal Paşa yalnız askerlerin, aydınların ve bir bölüm halkın değil, tüm milletin inandığı gerçek bir önder durumuna yükselecektir.
Kaynak: Lise ve Dengi Okullar İçin TC İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Kitabı, Devlet Kitapları, Milli Eğitim Basımevi, Ankara, 2004.
- TBMM’nin Ayaklanmalara Karşı Aldığı Önlemler
- TBMM’ye Karşı Çıkan Ayaklanmalar Tablosu - Tablo Halinde
- TBMM’ye Karşı Çıkan İsyanların Sebepleri – Nedenleri
- TBMM'ye Karşı Çıkan (Çıkarılan) İsyanların Sonuçları
- TBMM'ye Karşı Çıkarılan (Çıkan) Ayaklanmalar
- Okuma Sayısı: Bu yazı 51162 defa okunmuştur.