10 Kasım Öğretmen Konuşması - 10 Kasım ile İlgili Öğretmen Konuşması


10 Kasım Öğretmen Konuşması - 10 Kasım ile İlgili Öğretmen Konuşması: Değerli Müdürüm, Kıymetli Öğretmen Arkadaşlarım, Sevgili Öğrenciler ve Siz Saygıdeğer Veliler; Bugün burada, Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi ve mimarı ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikal edişinin ….. yıldönümünde onu anmak amacıyla toplanmış bulunuyoruz. Değerli misafirler herkesin bildiği gibi, eşsiz devlet adamı, 20. yüzyılın yetiştirdiği en büyük deha ve de Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, olan M. Kemal Atatürk’ü … yıl önce bugün kaybettik.

Atatürk’ü, onun hayatını ve onun kişisel niteliklerini sıralayacak olursak; M. Kemal Atatürk, vatanına ve milletine çok yüce duygularla bağlı, vatan müdafaasını her şeyin üzerinde tutan, ulus sevgisi kıyaslanamayacak bir tutku derecesinde olan, hayattayken ve ölümünden sonra da maddi ve manevi tüm varlığını çok sevdiği milletine adamış bir devlet adamı ve de komutandı. Onun en büyük emeli; Türk milletinin “En medeni ve refah seviyesi yüksek bir millet olarak varlığını sürdürme”si idi. M. Kemal Atatürk bunları arzularken asla hayalperest davranmazdı. “Biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz” söylemi bunun en bariz kanıtıdır. Zira

ona göre akıl ve mantığın üstesinden gelemeyeceği hiçbir iş yoktu. Bu nedenledir ki hayata geçirdiği başarılı reformların temelinde de akıl ve mantık vardı. Ona göre bilim ve teknik hayatımıza hakim olmalıydı bu sebeple ilim ve fen dışında kalan tüm hurafeler, anlamsız, mantıksız, çağdışı ve hastalıklıydı.

Atatürk deha kişiydi. Askeri ve siyasi alanlarda daha önce uygulanmamış yöntemler uygulayarak, o günün şartlarında hayal edilmesi bile imkansız güç işlere imza atmıştır. Bunlardan ilk akla gelenleri: Yeni bir ordunun oluşturulması, halkın ikna edilmesi, yurdun düşmandan temizlenmesi, yeni bir devletin ve yönetim şeklinin teşekkül etirilerek eski olan devlet sisteminin kaldırılması ve siyasi, toplumsal, ekonomik ve hukuki alanlarda yapılan çok sayıdaki reformist hareketlerdir.

Atatürk’ün görüşleri kati ve isabetlidir. Çanakkale savaşlarında düşman donanmasının nereden çıkarma yapacağını sezmesi, 2. Cihan Harbini daha önceden tahmin etmesi, Hatay’ı Türkiye topraklarına katması onun ileri görüşlü bir lider oluşunun en belirgin kanıtlarıdır. Fakat askeri alandaki tüm başarılarına rağmen “Yurtta sulh, Dünyada sulh” sözünün sahibi olan Atatürk, mecbur kalınmadığı müddetçe savaşı cinayet olarak telakki eden bir liderdi.

Çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmanın eğitimle olacağına işaret eden Atatürk, eğitimin milli olması gereğine inanmıştır. Zira O, eğitimin gücünden bahsedenken bir söylevinde : “Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı,yüce bir toplum olarak yaşatır; ya da bir milleti esarete ve sefalete terk eder.”demektedir. Atatürk bağımsızlığına çok düşkün bir liderdi. Ona göre Türk ulusu esir yaşayamazdı. Bu nedenle Milli Mücadeleyi Anadolu satında başlattığında parolası da “Ya istiklâl, ya ölüm”dü. Mücadeleci bir ruha sahip olan ve milletine sonuna kadar güvenen Atatürk, Amerikalı bir generale de bu hususta şu sözleri söylemiştir: “…bir millet, top yekûn kurtulmaya karar verir de harekete geçerse onun özgürlüğünü ve bağımsızlığını elde etmesini engelleyecek bir güç dünyada yoktur.”

Sonuç Olarak: En büyük eserim diye nitelendirdiği Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Atatürk, kuşku yok ki Türk ulusunun yetiştirdiği en büyük Türk’tür. İçinde bulunduğu asrı aşıp gelecek asırlara da ışık tutan bir dehadır. “Anadolu’nun bir Türk yurdu olma vasfını sona erdirmek isteyen vahşi emperyalizme karşı arkasına aldığı halkıyla top yekun bir mücadeleyi yürüterek Anadolu’yu haclı işgalinden temizleyip yepyeni bir Türkiye’yi kuran, savaştan sonra da Türk milletini yaptığı reformlarla yeniden dirilten” bir müstesna ötesi bir önderdir. Atatürk’ün vasıflarını sayarak bitirmek oldukça güçtür ancak memleketine en büyük iyilikleri etmiş bu insanın Türkler hakkında söylenmiş bütün sözlerin yanlış olduğunu göstermek için verdiği mücadele ve bu alanda elde ettiği başarıların da taktir edilmesi gereken vasıfları arasında bulunduğunu da unutmamak gereklidir.

“Atatürk gibi insanlar, bir kuşak için doğmadıkları gibi bir devre için de doğmazlar. Onlar önderlikleriyle yüzyıllarca milletlerinin tarihinde hüküm sürecek insanlardır.”

“Asırların pek nadir olarak yetiştirdiği dâhi” lerden olan Atatürk’ü, aramızdan ayrılışının .…. yılında rahmet ve şükranla anıyor, aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz.

- Okuma Sayısı: Bu yazı 58091 defa okunmuştur.