Atatürk’ün Gurura ve Ümitsizliğe Yer Vermemesi


Atatürk’ün Gurura ve Ümitsizliğe Yer Vermemesi: Büyük işler başarmış, inkılâplar gerçekleştirmiş, olan Atatürk, birçok çağdaşı olduğu dünya liderinden olduğu gibi hiçbir zaman yaptığı büyük işler, elde ettiği başarılar karşısında gurura kapılmamıştır. Mütevazı ve alçak gönüllü kişiliğini her dem muhafaza etmiş gerçekleşen her başarıdan sonra elde edilen başarıları büyük Türk milletine mal etmiştir. Zira o bir sözünde : ''Muvaffakiyetlerde gururu yenmek, felaketlerde ümitsizliğe mukavemet etmek lazımdır.'' Demektedir. Yine o elde edilen başarılardan kendisine pay çıkarmayışını su sözleri ile dile getirir: “ Vatanın kurtuluşu ve kazanılan zaferler Türk ordusu ile büyük Türk milletinin gösterdiği kahramanlık ve fedakarlıklar eseridir.” Diyerek mütevazı kişiliğini ortaya koymuştur.Diğer taraftan Yaptığı işlerle öğünmeyen, yalnız övünülecek işler yapmak isteyen Atatürk: ''Yaptığımız hizmetlerle öğünmüyoruz. Yapacağımız hizmetlerin öğünmeye layık olabileceği ümidiyle teselli oluyoruz.'' der. Ona göre, millete hizmet edenler bir karşılık beklememelidir. ''Millete hizmet edenler, görevlerini yerine getirmiş olmaktan başka bir iş yapmamışlardır.'' der. Millete hizmette sürekliliğin gerekli olduğuna i

nanan Atatürk: ''Bir insan, hayatında büyük bir muvaffakiyet gösterebilir; fakat yalnız onunla öğünerek kalmak isterse, o muvaffakiyet de unutulmaya mahkûmdur.'' demiştir.

Meclisin yeni kurulduğu günlerde milletvekillerinden bazıları mevcut yoksulluk içinde mücadele etmenin anlamsız olduğunu, zira İngilizlerce destekli güçlü Yunan ordusuna karşı yürütülmek istene mücadelenin kazanılamayacağını bu yüzden geri çekilmenin en mantıklı yol olduğunu söylerler. Bunun üzerine Mustafa Kemal tarihi konuşmasını yaparak konuşmasının bir yerinde sözleri sarf eder:''Düşman adım adım her tarafı işgal ederek Ankara'ya kadar gelecek olursa, ben bir elime silahımı, bir elime de Türk bayrağını alıp Elmadağı'na çıkacağım. Burada tek başıma son kurşunuma kadar düşmanla çarpışacağım. Sonra bu mukaddes bayrağı göğsüme sarıp şehit olacağım. Bu bayrak kanımı sindire sindire içerken ben de hayata veda edeceğim. Huzurunuzda buna and içiyorum!''Bu sözler Mustafa Kemal'in ümitsizliğe yer vermeyen ne kadar inançlı ve umutsuzluktan ne kadar uzak bir lider olduğunu göstermesi açısından da çok önemlidir.

Milli Mücadele'de milletin bütün kaynakları seferber edilmişti. Meclis'te parasızlık ve türlü imkansızlıklar yüzünden ordunun ayakta tutulamayacağını söyleyenler karşısında O, umutsuzluğa, çaresizlik duygusuna hiçbir zaman kapılmamış, soğukkanlılığını ve metanetini korumuştur. Türk milletine güvenerek ve kendisinde var olan kuvvet, kudret, azim ve iradeyle her zorluğun üstesinden gelineceğini bilerek ''Para vardır veya yoktur, ister olsun, ister olmasın, ordu vardır ve olacaktır.'' sözleriyle dile getirmiştir.Bir diğer taraftan inancın azmin ve kararlılığın ümitsizliğe yer olmayan timsali olan Atatürk, büyük adam olabilmenin gerçekte neye bağlı olduğunu ise şu sözleri ile anlatmaktadır.: ''Büyüklük odur ki, hiç kimseye eğilmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın, memleket için hakiki mefkure ne ise onu görecek, o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhinde bulunacaktır, asla irkilmeyeceksin. Önüne sayısız engeller yığacaklardır. Kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu engelleri aşacaksın. Ondan sonra sana büyüksün, derlerse, bunu diyenlere güleceksin!''

Yeni Türk alfabesinin şekillerini hazırlayan komisyon, yeni harfler için en aşağı beş yıllık geçiş süresi düşünmüştü. Atatürk ise bu geçiş için üç aylık bir süreyi yeterli buluyordu. Konuştuğu komisyon üyesi üç aylık süreyi duyunca donakalmıştı. Atatürk konuşmasına şöyle devam eder: “ Ya üç ayda tatbik ederiz ya da hiç tatbik etmeyiz.” Atatürk’ün belirttiği gibi üç ayda yeni harflerin kullanılmasına geçildi ve kısa zamanda da başarı sağlandı.Atatürk başarılı olmasının sırlarını ise şöyle özetlemiştir:“ Ben bir işte nasıl başarılı olacağımı hiç düşünmem. O işe neler engel olur diye düşünürüm. Engelleri kaldırdım mı iş kendi kendine yürür.” Yine bir başka sözünde : “Ben bir müşkül karşısında yıkılacak insan olsa idim, büyük işlerin rehberliğinde milletim beni yaya bırakırdı.”( Sözdeki asalete bak be!...) Görüldüğü üzere Atatürk, ümitsizliğe ve kararsızlığa yol vermeyen yapısıyla azim ve kararlığın ve alçak gönüllülüğün insanların ve toplumların başarısında ne denli önemli bir yere sahip olduğunun en önemli bir delili olarak bir abide misali karşımızda durmaktadır.

- Okuma Sayısı: Bu yazı 40940 defa okunmuştur.