Mustafa Kemal’in Entelektüel Kişiliği


Mustafa Kemal’in Entelektüel Kişiliği: Mustafa Kemal Atatürk’ün bilimsel görüş yetisi, kültürel zenginliği ve bildiklerini aktarabilme kabiliyetini oluşturan yani onun entelektüel kişiliğini meydana getiren unsurların başında ; okuma azmi,Türk milletinin ve Türk askerinin kültür yapısından etkilenmişliği, askeri okullarda almış olduğu eğitim ,sanata olan hayranlığı, muharebe sahalarından edindiği tecrübelerin en doğal getirisi olan gerçekçi düşünebilme yetisi, sorumluluk anlayışı ve evrensel görüşleri gelir. Bütün bu özellikleri onun 2000’li yıllarda da bütün dünyada kabul görmesini sağlayacak ve 2000 yılında ABD başkanı bir mesajında aynen şöyle diyecektir ” Bugün milenyumun hiç şüphe yoktur ki tek devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk’tür. Çünkü o yılın değil asrın lideri olabilmeyi başarmış tek liderdir”.Kütüphanesinde 4000 e yakın kitap bulunan M. Kemal Atatürk bu kitapların birçoğunun altına üstüne sağına soluna kısa notlar almıştır.

Kitap seçiciliği yoktur Atatürk’ün. Tiyatro eseri de okur, Namık Kemali de , Tevfik Fikret’i de, Ziya Gökalp’i de ve şöyle der:” Heyecanlarımın babası Namık Kemal, fikirlerimin babası Ziya Gökalp’tir”. Fakat her şeye rağmen Tevfik Fikret’e ayrı b

ir hayranlığı vardı. Ona karşı derin bir sevgisi, hayranlığı, hatta ve hatta derin bir saygısı vardı. Kitaplara duyduğu ilgiyi kendisi de gizleyemez “ Çocukluğumda elime geçen iki kuruştan birini eğer kitaplara vermeseydim bu gün yapabildiğim işlerin hiçbirini yapamazdım” der. Tamam Atatürk okumasına çok okumuş fakat yazmaya da zaman bulabilmiş. Geometri kitabı yazmış, 52 sayısı çıkan mimber adında bir gazete çıkarmış,Nutuk’u yazmış. Yani iki okumuş bir yazmış. Bir gün Galip Arca’nın ‘sırat köprüsü’ isimli piyesine davet edilir. Piyesin sonun da Galip Arcan’a piyesin kendisine ait olup olmadığını sorar, evet cevabını alınca sinirlenir “Hayır, bu bir Bolunun Flor Doranj adlı boldvilin’in aynen çevirisi neden bunu belirtmediniz hakkınızda soruşturma açtırıyorum” der. Tamam da komutanım nerden zaman yarattın da okudun o tiyatro eserini.

Mustafa Kemal ATATÜRK “kültür antropoloğu” sıfatı verilebilen tek liderdir. Bir gün Ahlatlıbel’e arkeoloji çalışmalarına gider ertesi gün bir ağacı kurtarabilmek için mühendislik hesapları yaparak koca bir evi yerinden oynatır daha sonra Ankara’nın sokaklarının genişliğini olması gereken genişliğe getirir, sinema filmi için senaryo yazar adını da ‘ben bir inkılap çocuğuyum koyar’. Müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı.

Akşam yemeklerine devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet ederdi. Güzel sanatların gelişmesi için elinden geleni yapmıştır. Kişiliğinden taviz verdiği tek konu da budur. Kendisinin övülmesinden nefret eden Mustafa Kemal heykeltıraşlık sanatının gelişmesi için heykellerinin yapılmasına karşı çıkmamıştır. Cumhuriyetin onuncu yılında Anadolu’nun dört bir tarafına ressamlar göndermiş;bu ressamların eserlerinin Eski Maarif Vekaleti binasının çatı katında “Türk Inkılap Sergisi” adı altında sergilenmesine vesile olmuştur.

Mustafa Kemal’in doğuştan önder yaradılışta ve bağımsız bir ruha sahip olduğu bilinmektedir. Bunu en güzel anlatan da kendisidir: ” Hürriyet ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben, milletin en büyük ve atalarımın en değerli mirası olan bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım. Çocukluğumdan bugüne kadar ailemle ilgili bulunan özel ve resini hayatımın her evresini yakından tanıyanlarca bu aşkım bilinir. Bence , bir millette şerefin, onurun, namusun ve insanlığın doğup yaşayabilmesi, mutlaka o milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasına bağlıdır. Ben, yaşayabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evladı olmalıyım”. Kısacası arkadaşlarıyla sokaklarda korumasız yürüyen, Lebon’a pasta yemeye, Rejans’a Borç çorbası, Vefa’ya boza içmeye giden, aklına eseni yapmayı seven, özgür ruhlu bir entelektüel…

Atatürk hayatı boyunca ağır sorumluluklar yüklenmiştir ve daima bunun örneklerini vermiştir. Bunun en güzel örneği Sakarya meydan muharebesi öncesinde düşmanla araya 100 km. mesafe koyarak; orduyu Sakarya nehri gerisine çekmesidir. “sorumluluk yüklenmeyen ve bunun getireceği yükümlülüğü üzerine alamayan liderlerin hayatında büyük başarılar kazanması düşünülemez” der ve devam eder “sorumluluk yükü her şeyden ölümden bile ağırdır.”
Tıbbiye Mülkiye ve Harbiye dönemin en önemli üç uyanış yuvasıydı, Harbiyeli Mustafa aldığı eğitim sayesinde Ingilizce ve Fransızca eserleri okuyarak dünyaya farklı gözlerle bakabilmeyi öğrenmişti. Bu okullar dönemin dogmatik zihniyetlerinden biraz olsun sıyırabilmişlerdi kendilerini. Bu fırsatı en iyi şekilde kullanan Atatürk Fransızca ve Ingilizce eserlerden olabildiğince yararlanmıştır. Edinimlerini yalnızca kendisine saklamıyor hitabet gücünü kullanarak çevresini de aydınlatıyordu.

Insanların ütopya olarak gördükleri ve bu uğurda savaştıkları barış ortamı, insanların özlediği, birlik ve beraberlik, huzur ve güven içinde yaşama arzusunu beraberinde getirmektedir. Bu niteliği ile savaşların en mutlu olanı barış için savaştır. Işte bunun için savaşım vermiştir M. Kemal Savaşı da barışı da başlatıp bitirenin insan olduğu , noktasından hareketle , asıl savaşı insanların fikrinde başlamıştır. Bu nedenle barışın savunmasını da insanların fikrilerinde oluşturmaya çalışmıştır. Başarmıştır da bunu Türk milletine “yurtta sulh, cihanda sulh” diyerek insancıllığını ortaya koymuştur. Entelektüel yapısı tamamıyla hümanizm üzerine kurulmuş olan M. Kemal tüm gücünü de bu amaç uğruna seferber etmiştir.

- Okuma Sayısı: Bu yazı 26765 defa okunmuştur.