Atatürk İlkelerinin Temel Niteliği


Atatürk İlkelerinin Temel Niteliği: Hemen ve kesinlikle söyleyebiliriz ki; Atatürk ilkelerinin temel niteliği; (SEVGİ), (insanlık sevgisi), (insanların birbirlerini sevmesi) dir. Amacı, içinde bulunduğu topluluğun yani Türk Milleti’nin çağdaş uygarlık düzeyine çıkması olan Atatürk; bu amaca varabilmenin tek temeli olarak (sevgi)’yi kabul etmişti. İçinde bulundukları toplumları çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmak ve böylece mutlulaştırmak isteyenler ancak ve ancak bu yoldan giderek yani insanları birbirlerine sevdirerek amaçlarına ulaşabilirlerdi. Atatürk bu düşünce ve kanısını, kendini örnek vererek, hayatı boyunca sık sık tekrarlamış ve her seferinde «Ben şimdiye kadar millet ve memleket iyiliğine ne gibi devrimler ve aşamalar yapmışsam hep halkımızla ilişki kurarak onun ilgi ve sevgisinden, gösterdiği samimiyetten kuvvet ve ilham alarak yaptım.» demiştir. (M. Goloğlu, Devrimler ve Tepkileri: 140)

Hattâ, bir ara kendisinden, her istediğini yapabilecek kadar güçlü diktatör diye söz edilince aynen şu karşılığı vermiştir: «Ben diktatör değilim. Benim kuvvetim olduğunu söylüyorlar. Evet, bu doğrudur. Benim isteyip de yapamayacağım hiç bir şey yoktur. Çünkü

ben zorbalık ve insafsızca davranış bilmem. Bence diktatör, başkalarını kendi iradesine zorla bağlayandır. Ben kalpleri kırarak değil, kalpleri kazanarak hükmetmek isterim.»
(T.Î.T. Enstitüsü, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri: 3/98).

Ve Atatürk, bir toplumun çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırılması yani mutluluğa kavuşturulması için olduğu kadar, tüm insanların mutluluğu yani dünya barışı için de (sevgi )’yi temel ilke kabul ediyordu. Nitekim; ikinci toplantısını Türkiye’de yapan Balkan Devletleri Delegeleri Konferansının 25.10. 1931 günü Ankara’daki son birleşiminde Fransızca olarak yaptığı konuşmada; «İnsanları mutlu edeceğim diye onları birbirlerine boğazlatmak, insanlık dışı ve son derece acınacak bir sistemdir. İnsanları mutlu edecek tek araç; onları birbirlerine yaklaştırarak, birbirlerine sevdirerek karşılıklı maddî ihtiyaçlarını sağlamaya yarayan davranış ve enerjidir. Dünya barışı içinde insanların gerçek mutluluğu ancak bu yüksek ideal yolcularının çoğalmaları ve başarıya ulaşmaları ile mümkün olacaktır.» demiştir (T.Î.T. Enstitüsü, Enstitüsü, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri: 2/208). Ve Atatürk; yüreğindeki katıksız insan sevgisini, en kesin bir şekilde çocuklara karşı duyduğu büyük sevgi ile ispatlamıştır. (Ülki N.A. Banoğlu Nükte ve Fıkralarla Atatürk: 1/42).

Fakat Atatürk, sevgi konusunda çok önemli bir uyarıda bulunarak, sevginin temelinin toplum sevgisi olması ve bu sevginin başında da insanın kendi milletini sevmesi gerektiğini belirtmiş ve şöyle demiştir: «Fakat bu sevgi, ulusal varlığınızı herhangi bir kişiye vermenize sebep olmamalıdır.», «Gerçek yolda yürüyebilmek için tek temel, milletin ortak isteğine ve eğilimine değinmek ve varlığımızı onun gereğine bağlamayı davranışlarımıza ilke yapmaktır. Bir insan memleketine ve milletine yararlı bir iş yaparken, gözünden bir an uzak tutmamak zorunda olduğu ilke, milletin gerçek eğilimidir. O halde, ilham ve kuvvet kaynağı milletin kendisidir.», «Türkiye Cumhuriyetinin yeni kuşaklara vereceği terbiyenin, Millî Terbiye olduğunu kesinlikle açıklarım.» (T. 1. T. Enstitüsü, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri: 2/201).

Ve çünkü diyor, Atatürk: «Bilerek yada bilmeyerek, isteyerek yada istemeyerek kendisine zarar verenlere karşı kırgınlığı derin olan milletimizin, kendi uğrunda esaslı ve hayırlı çaba harcayanlara karşı da sonsuz sevgi bağlılığı ve değer bilirliği söz götürmez bir gerçektir. Millet; istek ve istidadının yöneldiği doğrultulan görmeye çalışan ve görebilen evlâtlarını daima takdir etmiş ve korumuştur» (Meclis Tutanağı: 10.11.1926).

Kaynak: Atatürk İlkeleri ve Bursa Nutku, Mahmut GOLOĞLU, Goloğlu Yayınları, Kalite Matbaası, Sayfa: 10, Ankara, 1973.

- Okuma Sayısı: Bu yazı 8194 defa okunmuştur.