Montrö (Boğazlar) Sözleşmesi


Montrö (Boğazlar) Sözleşmesi: 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması’nda yer alan Boğazlarla ilgili madde Türkiye’nin egemenlik haklarını kısıtlıyordu. Lozan Antlaşması’na göre, barış zamanında boğazlardan geçiş serbest olacaktı. Çıkacak herhangi bir savaşta Türkiye tarafsız ise, geçiş yine serbest olacaktı. Türkiye savaşa girmiş ise, tarafsız gemilere ve uçaklara, düşmana yardım etmemek şartıyla geçiş serbest olacaktı. Ancak düşman gemileri ve uçakları ile ilgili olarak Türkiye istediği kararı alabilecekti. Barış zamanında, Karadeniz’e doğru geçişte Karadeniz’e sınır olan devletlerden en güçlü donanmaya sahip olanından daha fazla gemi ve uçak geçmeyecekti. Bunun dışında savaş gemileri ve uçaklarına geçiş serbest olacaktı. Ancak bu geçişlerden doğacak sonuçlar Türkiye için sorumluluk doğurmayacaktı.

Lozan Antlaşması’nda yer alan Boğazlar ile ilgili maddenin özellikle, “Boğazların savunması ve güvenliği sözleşmeyi imza eden devletlerle Milletler Cemiyetinin güvencesi altında olacak, Boğazların iki yakası asker ve silahtan arındırılacaktı. Boğazlardan geçişleri düzenlemek üzere bir uluslararası komisyon (kurul) oluşturulacaktı.” hükmü Türk

iye’nin Boğazlar üzerindeki egemenliğini sınırlıyordu. Çünkü bununla Türkiye Boğazlarda asker bulunduramıyor ve Boğazlardan geçişleri denetleyemiyordu. Bu durum, Türkiye’nin güvenliği açısından sakıncalar doğurduğu gibi Boğazlar üzerinde egemenlik haklarının sınırlandırılması anlamına geliyordu. Türkiye, Boğazlar üzerindeki egemenliğini sınırlayan bu şartları istenmeyerek de olsa Milletler Cemiyetine güvenerek kabul etmiştir. Çünkü Türkiye, Milletler Cemiyetinin Boğazlarda güvenliği sağlayacağına ve dünyada silahsızlanmayı gerçekleştireceğine inanıyordu. Fakat, Cemiyet bu konularda bekleneni verememiştir.

1933 yılından sonra dünyada silahlanma yarışı başlamıştır. İtalya, Habeşiştan’ı işgal etmiş, Japonya Mançurya’ya saldırmıştır. Almanya Versay Antlaşmasını hiçe sayarak askersiz bölge olarak kabul edilen Ren Bölgesi’ni silahlandırmıştır. Avusturya ise zorunlu askerliği yeniden başlatmıştır. Bütün bu gelişmeler Avrupa’da yeni bir savaşın belirtileri idi. Bu durum karşısında Türkiye, uluslararası barış ve güvenliğin korunması yolundaki güçlükleri ileri sürerek değişen dünya şartları doğrultusunda boğazların durumunun yeniden görüşülmesini istedi. Türkiye bu isteğini ilk defa 1933’te Londra’daki Silâhsızlanma Konferansı’nda dile getirdi. Almanya’nın silahlanmasını görüşmek üzere toplanan Milletler Cemiyetin Konseyi’nde Türkiye Boğazların durumunu gündeme getirmiştir. Türkiye bu toplantıda Boğazların askersiz ve silahsız olmasının savunmamızı zayıflattığını bu nedenle Lozan Antlaşması’nda Boğazlarla ilgili yer alan hükümlerin kaldırılmasını istedi. (17 Nisan 1935). Ancak Sovyetler Birliği dışında Türkiye’nin bu görüşünü destekleyen olmadı.

Milletler Cemiyetinin zorlamalarına rağmen İtalya’nın Habeşistan’ı işgal etmesi, Almanya’nın Versay Antlaşması’na aykırı olarak Ren Bölgesini silahlandırması Boğazlar konusunda Türkiye’yi harekete geçirdi. Türkiye Lozan Boğazlar Antlaşması’nı imzalamış olan ülkelere birer nota verdi ( 10 Nisan 1936). Türkiye bu notasında Lozan Antlaşması’yla Boğazların güvenliği için verilen garantinin, Avrupa’daki gelişmeler karşısında işlemez hale geldiğini bildirdi. Bu nedenle Türkiye Boğazlarda güvenliğin, savunmanın ve egemenlik haklarının koruması bakımından Lozan Antlaşması’nda yer alan Boğazların silahtan ve askerden arındırılması hükmünün değişmesini ve Boğazlar Komisyonu’nun kaldırılmasını istedi. Lozan Antlaşması’nı imzalayan devletler arasında İtalya dışında bütün taraf devletler bu notaya olumlu cevap verdiler. Bunun üzerine Türkiye’nin değişiklik isteklerinin görüşülmesi amacıyla 22 Haziran 1936’da İşviçre’nin Montreux (Montrö) kentinde bir konferans düzenlendi. Montreux (Montrö) Sözleşmesi adını alan yeni Boğazlar Sözleşmesi 20 Temmuz 1936’da imzalandı. Bu sözleşme Türkiye, İngiltere, Fransa, Sovyetler Birliği, Japonya, Romanya, Bulgaristan, Yunanistan ve Yugoslavya arasında imzalanmıştır.İtalya ilk zamanlar böyle bir sözleşmeyi kabul etmemiş ancak daha sonra 2 Mayıs 1938’de Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni imzalamıştır. Böylece İtalya da Boğazlar üzerinde Türkiye’nin üstünlüğünü kabul etmiştir.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne göre;

- Lozan Barış Antlaşması ile kurulmuş olan Boğazlar Komisyonu kaldırıldı ve bu komisyonun görev ve yetkileri Türk Devleti’ne devredildi.
- Lozan Barış Antlaşması ile Boğazların iki yakasında askersiz duruma getirilmiş olan alanda Türkiye’nin asker bulundurması ve tahkimat (savunma tedbirleri) yapması kabul edildi.
- Yabancı ticaret gemilerinin Boğazlardan her iki yönde geçişi serbest bırakıldı.
- Yabancı savaş gemilerinin Boğazlardan geçişi için sınırlamalar kabul edildi.
- Karadeniz’de kıyısı olmayan devletlerin Karadeniz’e geçirebilecekleri ve bu denizde bulundurabilecekleri savaş gemilerinin cinsi büyüklüğü ve toplam tonajı sınırlandırıldı. Ayrıca boğazlardan geçecek savaş gemileri önceden Türk Devletinden izin alacaktır.
- Türkiye tarafsız ve savaş dışı ise savaşan tarafların savaş gemileri Boğazlardan geçemeyecektir. Türkiye bir savaşa girerse veya kendisini yakın bir savaş tehlikesi karşısında görürse, diğer devletlerin savaş gemilerinin Boğazlardan geçmesi tamamıyla Türkiye’nin inisiyatifine bırakılmıştır.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile Lozan Antlaşması’nda Boğazlarla ilgili Türkiye’nin egemenliğini zedeleyen hükümler kaldırılmıştır. Böylece Boğazlarda Türk egemenliği kesinleşmiştir. Türkiye’nin uluslararası alanda saygınlığı ve önemi artmıştır.

Montrö Sözleşmesi’nin Önemi

Montrö Boğazlar Sözleşmesi Türk-Sovyet ilişkilerinde ayrılığın ilk adımını oluşturmuştur. Türkiye’nin Rusya ve İngiltere ile ilişkilerinde yeni gelişmelerin başlangıcı olmuş, Türkiye eski dostu Sovyetler Birliği’nden çok yeni dostu İngiltere’ye bağlanmıştır. Montrö Konferansı’nda gerçekleşen Türk-İngiliz yakınlaşması konferansta en önemli gelişmelerden biri olmuştur. İngiltere’nin rızası olmasaydı Boğazlarla ilgili değişiklikler bu derece mümkün olamazdı. İngiltere’nin Türkiye’ye karşı bu yakın davranışı İtalya’nın Doğu Akdeniz’de ortaya çıkardığı tehditten doğmuştur. Bu nedenle Türkiye’yi kendi tarafına çekmek istemişti.

Kaynak: T.C. Millî Eğitim Bakanlığı Açık Öğretim Okulları (Açık Öğretim Lisesi- Meslekî Açık Öğretim Lisesi) İçin Hazırlanan 11. Sınıf Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük 2 Ders Notları, Alim ÖZTÜRK, s 80, 2007

- Okuma Sayısı: Bu yazı 126353 defa okunmuştur.