Atatürk ve Adalet


Atatürk ve Adalet: Demokratik yapıya sahip hukuk devletini keyfi yönetime sahip monarşik veya teokratik devletten ayıran en önemli faktör; kim olursa olsun herkesi yasalar karşısında eşit kabul etmek ve kimseye ayrıcalık tanımamaktır. Atatürk de bu anlayışı Türkiye’de yerleştirmeye çaba göstermiş, herkesin hukuka, adalet sistemine saygı göstermesi gerektiğini vurgulamıştır.Aşağıdaki anekdot bu anlayışa yönelik güzel bir örnektir.Atatürk bir Balıkesir gezisinde, kendisine Milli mücadelede hizmetler etmiş birinin başvurusu ile karşılaştı. Adam bir konuda yanlış hüküm giydiğini söyleyerek yakındı.Atatürk:
- Haklısın, konuyu ben de biliyorum, dedikten sonra yanında bulunan bir adliye subayını çağırdı. Konuyu anlattı. Düzeltilmesini istedi.Müfettiş onu dinledikten sonra:
- Efendimiz, dedi, karar bütün adli sıralardan geçtikten sonra tamamlanmıştır. Hükmün yerine getirilmesinden başka yasal yol yoktur, dedi. Atatürk:
- Ama ben söylüyorum, bu iş haksızlık. Çünkü ben işin usulünü biliyorum, dedi.Genç Adliye müfettişi:
- Efendimizin beyanı yasa önünde bir değişiklik yapamaz. Adliye Bakanlığı’nın da bir şey yapmasına olanak yoktur.O anda ortada soğuk bir hava esti. Şimdi bir fırtınanın

kopacağı sanılıyordu. Fakat Atatürk sakin bir şekilde sordu:
- Peki bir adli hata olursa yasa bunun düzeltilmesini sağlayamaz mı?
- Yeni bir delille mahkemenin yinelenmesi istenebilir.O zaman Atatürk başvuru sahibine döndü:
- Beni tanık olarak göster. Onda yeni deliller bulunduğunu öğrendim, diye iddia et. Ben mahkemeye gider, sana tanıklık ederim, dedi.Sonra da Müfettişe döndü:
- Size teşekkür ederim, dedikten sonra yeniden başvuru sahibine dönüp:
- Neden zamanında başvurmadın. Zamanında gelir tanıklık ederdim. Boş yere mahkemeleri de meşgul etmezdin. Her vatandaş hatta Cumhurbaşkanı bile adalete saygı göstermek zorundadır.

H. BESLEYİCİ, Atamız Atatürk, s.110-112

- Okuma Sayısı: Bu yazı 13904 defa okunmuştur.